Friday, June 27, 2008

...Evet, bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidâyet-dalâlet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünkü, şer olmazsa, hayır bilinmez. Elem olmazsa, lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile, hüsnün tek bir hakîkatı, bin hakîkat ve binler çeşit hüsün mertebeleri vücûd bulur. Cehennem’siz Cennet’in pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyâsen, herşey bir cihette zıddiyle bilinebilir. Ve birtek hakîkatı, sünbül verip çok hakîkatlar olur...(*)

Tuesday, June 24, 2008

Hacer ALKAN

'Tanrı' bize torpil geçiyor...

23 Haziran 2008 Pazartesi

Mucize diyoruz... Doğaüstü güçler diyoruz... İnanmak diyoruz... Mistik güçler devrede diyoruz... Bir Çek maçı...Bir de Hırvatistan mücadelesi...Her ikisinde de sıradışı bir şeyler vardı...O sıradışılığın adını "mucize, mistik güçler" koyuyoruz...İtinayla iki kelimeden kaçınıyoruz...Dilimiz dönmüyor o kelimelere...Neler mi?Tuncay'ın kaleye geçtiğinde gökyüzüne açılan o elleri...Uğur Boral'ın penaltı atışları sırasında dudaklarındaki o mırıltı..."Allah" demiyoruz..."Dua" diyemiyoruz...Dersek ne olur, "anti-laik" oluruz..."İrticacı" oluruz...Hiç olmadı "AK Partili" bilemediniz "Saadet Partili"yizdir...Fişlenmekten o kadar korkar olmuşuz ki...O penaltı atışları sırasında ettiğimiz duaları söylemiyoruz...O kadar korkar olmuşuz ki;Semih'in o son saniye golünde "Allahım şükürler olsun" deyişimizi anlatmıyoruz...Daha tuhafı...Zorda kalıp, sıkıştığımızda "dua" ediyoruz da...Dualarımız kabul olduğunda buna "mistik güç" ya da "mucize" adını veriyoruz.... Kalkıp da; Mucize değil, "Duaların kabulü", Mistik güç değil, "Yaradan" diyemiyoruz...Niye bu kadar korkuyoruz "Allah"ın adını anmaktan?..Ah pardon!-"Allah belanı versin..." -"Allahın cezası" ya da "Allah kahretsin" demekten kimse çekinmiyor değil mi? Bela okurken "irticacı" olunmuyor malum...Neyse bizim yerimize Macarlar atıyor o manşeti; -"Tanrı onlara yardım ediyor..." diyorlar...Tabii bir de futbolcularımız...Mucize diye nitelenen o gol için Semih ne diyordu; -"O an topu önümde buldum ve Allah'ın verdiği son güçle vurdum."Çek maçını çeviren Nihat ne anlatıyordu; -"Allahım'a şükürler olsunki istediğim yere gitti vuruşlarım."Arda diyor ki;-"Türk halkının duaları ile buradayız..."Bakın futbolcularımız korkmuyor...İçlerinde o anda hissettiklerini söylüyorlar...Siz de cesur olun azıcık...Hadi itiraf edin penaltılarda dua ettiniz değil mi?Deyiverin; "Yaradan bize torpil geçiyor" diye...Tamam!Siz Yaradan yerine Tanrı deyin...O da kabulümüz...Yeterki şu "mistik gücün" adını koyun...

Friday, June 13, 2008

Mezuniyet...




Bilmiyorum kaciniz henuz ilkokuldayken universiteden mezun olacagi yasi ve yili dusundu, hesapladi...
Ben henuz ilkokuldaydim universiteden mezun olacagimi hayal ettigimde ve tarih hesaplari yaptigimda...
Doktor, yada ogretmen olacagim cevabinin arkadasinda bunlar icin bir universitede bitirilmesinin gerekliligini o zaman biliyordum ve o zaman her bitirdigim sinifi universiteye yaklasmis bir yil goruyordum ben...Cok idealist oldugumu dusunmuyorum, hic bir zaman cok hirsli,azizmli olmadim, sadece hayatta olmasi gerekenler vardi benim icin ve onlara sahip olmak icin ugrastim...
Aslinda benim okul hayatimdaki ilk zorluk henuz ilkokulu bitirdigimde basladi...Annem yasadigimiz muhitteki insanlarin daha ziyade ehli dunya olmasi hasebiyle ilkokul sonrasi benide"arapca ogrenirsin bir yil, hem zaten ortaokulda ingilizce ogreneceksin, sene kaybin olmayacak zaten" diye ikna edip Kuran Kursuna gonderdi...Yatiliydim, daha cok kucuk bir cocuktum, ve oranin disiplini beni cok sIkIytor haftanin 5 gununu zor bitiriyordum...Tek sevdigim seyse yogun verilen, siyer,fikih,Kuran,akaid, kelam gibi derslerdi...Yasim kucuktu ama o donemki aldigim bilgiler su zamana kadar bana yetti:)Kuran Kursunda bir yili tamamladim ama sira ortaokula kayit olmaya gelince bir sene kaybim olacakti bunun yaninda basimi acmam gerecekti, ben bir yil kaybimi degil ama basimi acmayi cok sorun ettigimi, bunun icin cok agladigimi ve anneme yalvardigimi hatirliyorum"ne olur beni ortaokula gondermeyin basimi actirmayin ben ortaokul disardan verme sinavlarina giricem, senede kaybetmeyecegim"diye...Babami ikna zor oldu, ama oldu, ortaokul disardan vermeler icin bir yas haddi vardi o donemde, ortaokul bitirme yasinda disardan verme sinavlarina giriliyordu, ama benim ilk girdigim sene yas haddi siniri kaldirildi, ve ben 7 dersim kalarak o sene ilk kez disardan vermelere girdim, sonradan ogrendimki 5 dersle kuruldan geciliyor ve ortaoku mezunu olunuyormus:)ama ben yeterince sansli oldugumu dusunmustum zaten o yuzden ya Allah'in lutfuydu bana iki yila yayip imam hatipten mezun olmak icin ortaokul sinavlarina girmek...Neyse ertesi yil ortaokul bitti, ve ben sene kaybim olmadan yakinimizdaki liseye basladim...Hayatimdaki en kolay okul yillari lise yillarim oldu ve carcabuk bittii:)Universite sinavlarina girecegim zaman ise sunu ogrendim-bizim okul sadece edebiyat-sosyal kolu mezunlar verebiliyor, yani benim gibi sayisal bolum dusunenler icin katsayinin katkisi 0.3 carpimiyla oluyor...Universite sinavlarina girdigimde ve kazandigimda benim aldigim puanla Istanbul'da cok daha guzel bir bolume girebiliyordu farkli bir okuldan mezun arkadas, mesela Istanbul Fizik tedaviyi kazanmis olabilirdi o puani almis biri olarak...Neyse herseyde hayir vardi bizim Canakkale Biyoloji'ye girmemizde Rabbim bir hayir takdir etmisti...Canakkale'yi cok sevdigim soylenemez kucucuk bir sehirdi bana gore, Istanbul'un karmasasina ve gurultusune alismis biri icin kordon boyu uzunlugunda bir sehir hayati cokda ic acici degildi ama orayada zamanla alisildi....Alisildi dedim degilmi, Istanbul'a gecis planlari, biyokimyaci olma planlari, master, doktora yapacak olma hayalleri kurmayada basladim bunlarin alismamda etkisi yardimi coktu...Ama tabi bir yil sonra universitelerde cikacak basortusu yasagindan haberim yoktu...
Basortusu yasagi geldi, bir cok kisi ikna etmek icin konustu-etti, annem, babam, abilerim cok uzuldu, heleki benim o zamana kadarki okul hayatim hep bir puruz bir engebeye takildi bu yuzden ya herkesin bana karsi bu husustaki hassasiyeti coktu...Ben kararimi daha orta birdeyken vermistim, basortumu ben daha o zaman cok sevmistim, onu ya bir universiteden mezun olmak, master, doktora hayallerimi gerceklestirmek adina vazgecebilecegim kuck birsey olarak gormedim goremedim...Yada ben bazilari gibi bu hususta fedakar olma yolunada gidemedim, belki basimi acsaydim bugun basortusu takiyor olmayacak cok cabuk bu durumu kaniksayacaktim...Bilemiyorum ama ben basortumu birakamadim, onu cikarip okula gitme dusuncem olmadi olamadi, aklim boyle bir cozumu kendi adina hic makul bulmadi...Annemin ve babamin uzuntusunu hic bir zaman unutmam unutamam! hele babamin anneme"senin yuzunden oldu bunlar, sen illa cocugu gonderelim Kuran Kursuna dedin, basini okulu bitince orterdi" diye sitemini...
Abimin o donemde Amerika'da yasamasi benim icin yeni ufuklara yelken acmaya vesile oldu...Universite adina herseye yeiden baslayacaktim, iniglizce hazirlik 1.5-2 yil kadar surdu(sonradan anlayacaktim bu7rdaki universitelerin asil hazirliktan para kazandiklarini ve mumkun oldugunca fazla level sinifi koyduklarini), sonrasinda biraz da levellar atlayarak bolum derslerini almaya basladimki o yil gittigim yaz tatili sonrasi Ikiz kulelerinde yikilmis olmasinin etkisiyle vize alamadim(her yil halbuki vizeyi sorunsuz uzatiyordum,aliyordum)...3 basvurumda redle sonuclandi, saskindim, 2.5 yildir Amerika'da yasiyordum, tum belgelerim tamdi, ama ben vize alamiyordum...Babam yine bu duruma en cok uzulen oldu...Ama ben artik tevekkul sahibi olmayi ogenmistim herhalde, artik universitede bir hayirsizlik oldugunu dusunup kendimi bundan vazgecirmeye calistim...Ama bu hengamda abilerim, o -bu- su herkes farkli alternatifler sunuyordu, mesela Avrupa ulkelerinden birinde okumak gibi...Bir donem Avrupa'da bir ulkeye gitmeyi dusunmeye basladim, iste o donem esimle tanistim, aslinda kayinpederimin halama israrlari ve halamin vesile oldugu bir tanisma oldu bizimki.Annem cok israr etti tanismamda hatta ilk gorustugumuzde benim kararim kesinlikle musbet degildi, annemin israrlariyla bir ikinci kez gorustugumde olaylar cok daha farkli gelisti ve ilk gorustugumde"gulmek cok yakisiyor, o hep gulsun"dedigim sempatik o gencle ikinci kez gorustugumde tamamdir bu benim hayatimi keyif alarak devam ettirecegim ruh esimdir diye evlilik yolunu acan surece girmistim...Okul ikinci plandaydi benim icin, ama babam icin hala ilk plandaydi:)okul adina bisiler yapip bir yerlerden baslamadan hatta okulu bitirmeden evlenmememde israrliydida, Allah'tan esimin hayali o zamanlar Ingiltere'ye yada Amerika'ya gidip bir yil dil ogrenmekti, ve biz sozluyken alamadigi Ingiltere vizesine karsi, nisanliyken basvurdugu Amerika vizesini aldi ve benim icin yine Amerika seruvenim basladi:) Bu kez yine ayni belgeler vs'lerle vize basvurum onayla sonuclandi:)sanirim nasipde esimle tanismak vardi:)
Ama okul hususundaki talihsizlik yakami evlendikten sonrada birakmadi, dil kursu vesileyile gelmistim, bir unviersiteye basvuru yapmistim o donemde baska bir dil kursuna transfer olmustum ve nasi olduysa benim icin o dil kursunun cikarmasi gereken ogrenci davetiyesi icin basvuru yapilmamis ve ben burda ogrenci statumu kaybetmistim,yani diger bir tabirle vizesiz yasiyordum, universiteden hala cevap gelmemisti ve ben hamile oldugumu ogrenmistim, o zamana kadar "neyse universiteden cevap gelmiyor Turkiye'de evimiz vs. herseyimiz var biz Turkiye'ye donelim "diye dusunurken hamileligimle birlikte "bebegin dogumu bari burda olsun(bilindigi uzere Amerika'da dogan bebekler American vatandasi oluyor), kiz olursa ileride Turkiye'de universite okuyamazsa bari Amerikan vatandasi olarak burda rahat okusun" fikriyle doguma kadar kalalim diye kendimize verdigimiz sure icinde olaylar farkli gelisti 6 ay sonra basvurudugum kurumun universitelerinden birinden kabul aldim, dogum yaptiktan iki hafta sonra bir dersde olsa alarak o universitede tekrar basladim herseye...Ve sonraki donem daha bir universite ogrencisi oldum cunku aldigim ders sayisi fazlalasti basvurum neticesinde ogrenci vizesi statumu tekrar kazandim...Yani bir nevi kizim bize nasipli geldi:)Cunku onun anne karnindayken nasibi annesinin hayatina musbet yonde cok fazla etkili oldu Elhamdulillah...Iki yillik bu universitede iki donem okuyup(Aslinda bir sayilir aldigim ders sayisina gore) dort yillik universiteye gecis yaptim. Bir diger fantazimde gerceklesti boylece, onceki cok onceki yillara ait hayalimde mustakbel esimle ayni universitede master yapiyor olma gibi birsey vardi(yani esimi tanimadan) ama Allah bu istegimi farkli bir sekilde cevaplandirdi, esimin master yaptigi universitede ben bolum okuyacaktim:)yinede ayni okulda okuyor olmak keyifliydi...
NY'daki universite hayatim ciddi manada Aslihan 6 aylikken basladi ve suan 4 yasina girmesine 3 ay var, yaklasik 3.5 yildir esimde kizimda bu zorlu sIkIntili, stressli, bazende keyifli seruveni benimle birlikte surdurdu. Ozellikle esim bu kadar fedakar biri olmasaydi, sanirim ben bugun universiteden mezun olamazdim. Hic bir zaman bana olan destegi bitmedi tukenmedi, stressli oldugum,sIkIntili oldugum zamanlar beni neselendirmek icin herseyi yapti! Moralimi herzaman yuksek tutmaya calisti, onca kaprisimi , sinav donemi stresle birlikte olusan huysuzlugumu sineye cekti, su 3.5 yil gercek manada kahrimi cekti, ama bir gun bana "ufff ya biktim bu okul islerinden"demedi. Esime, anneme, babama, abilerime, kayinvalideme, kayinpederime, Ayse yengeme, Hulya yengeme,Havva'ya, Sherly'ye ve bu surecde emegi gecen herkese mutesekkirim...Iyiki varsiniz, iyiki vardiniz...
Simdi Toren'de hissettiklerim...
Amerikan Milli Marsiyla torene basliyor olmak, icimi burktu, Turkiye'de mezun olamadigim universiteyi dusundum, torendeki Amerika'lilar gibi icten, sag elim kalbimin ustunde kendi Istiklal Marsimi soyleyip, aglamayi cok isterdim, zaten Mars soylenirken bu dusuncelerle gozlerim doldu...
Toren basladiktan sonraki en guzel seylerden biri, butun mezunlarin ust katlarda onlari izlemeye gelen ailelerine, ayaga kalkip yuzlerini onlara donup tesekkur selami vermeleri oldu, bu her nekadar esimi ve kizimi goremesemde benim torende en cok begendigim kisimdi:)
Toren kismi gayet sIkIciydi aslinda, bir an once bitsin istedim itiraf ediyorum ilerde bir gun master yaparsam mezuniyet torenine gitmeyecegim:P
En son mezunlar sirayla sahneye cikti, dekanla el sIkIsti ve diploma musveddesi olan elimde gorulen lacivert kapli seyi aldi, o an icin bir fotograf yok maalesef ama esim fotograf makinesinin kamerasina kaydetmis o goruntuyu koyacagim aklimda:)
Aslihan toren suresince babasini mahvetmis sabah erken kalkmasinin etkisi fazla bunda, en son ben sahneye cikmak icin sira beklerken onlarda ust katin on koltuklarindan birine oturmayi basarmislar ben sahne cikma sirasi bekleyip, sahneye cikip, diploma musveddesini alana kadar "anneccimmm, annneeee, seni cok seviyorum..."diye bagrindi Aslihancim:)
Hakikaten cok yorucu bir gun oldu benim icin, gece Asliha sayesinde uyuyamadim, sabahda yine erken kalktim, oglen vaktide uyumak istediysemde uyuyamadim, torene giderken enerjik ama toren esnasini her konusma sonrasi esnemeyle ve yogun uyuma istegiyle gecirdim...Zaten karelerden yuzumun gozumun en canli ciktigi toren oncesine ait...
Aslihan'a arabada torenin olacagi salona dogru yol alirken"kizim sende mezun oluyorsun artik"dedik, sevindi, otoparka girerken Kaya amcasinin arabasi hemen bizimkinin yaninda duruyordu, pencereden aynen su sekilde bagirarak"Kaya ben mezun oluyorum"diye sevincini gosterdi:)o kadar aklimin bir kosesine koydugum seyi yapmayi, yani Aslihan'a da kep takip fotograflamayi unuttum...Artik ceker bir ara koyarim fotografini:)
Toren esnasinda Aslihan oyle yorulmuski arabada sIzdi kaldi, Gulluogluna gidicez uyuma kizim dediysekte derin uykuya daldi:) Bizde Gulluoglu kismini iptal edip, Turk lokantasindan bisiler alip eve donduk...
Cay faslina gectik, ben tam ikinci bardagi koydum oturma odasina yoneldim, nasi olduysa cay elime damladi, sonra elim yanmanin etkisiyle titremeye basladi, bardagi elimden atmak yada yaninda durdugum masanin ustune koymak o an icin aklima gelmedi ve enteresan bir bicimde bardagin yarisi dokulene kadar bardak elimde kaldi ve elim daha cok yandi:(suan sadece sag elimin yuzuk parmaginda bir baloncuk var, dun gece biraz zor daldim uykuya, ne yanik ne agri kesici merhemler, nede iliklasmasi cok surmeyen soguk sular iyi geldi.AC'nin ufledigi soguk hava elime gelecek sekilde elimde nemli ,kagit bir havlu sarilmis vaziyette uykuya dalmisim...