Tuesday, June 22, 2010

Can...








Ilk kalp atisiyla birlikde sevginizde buyuyor, buyuyor.. hic kuculmeden...




Ilk yillari sabrinizi cok zorluyor, sabri ogretiyor...




Zaman icinde bakiyorsunuz sizi en iyi anlayanlardan biri oluyor...




Hele bazen sasa kaliyorsunuz karsinizda kirk yasinda biri gibi kocaman seyler soylemesine..dumur oluyorsunuz sasmakdan ziyade...




Kiziniz buyuyor, abla oluyor kardesine,arkadas oluyor size...




Kendi kararlari oluyor, ikna edilmiyor bazen..




Sizin fikirlerinize her zaman deger veriyor ama ah yok mu o purple ayakkabilari, eskimis puskumus ama vazgecemedigi, en olmadik yerlerde giymek istedigi...cocuk diyorsunuz nasi istiyorsa oyle yapsin...Ama 30 derece sicakda siyah ayakkabilari degisime gittigi icin siyah, ici tuylu kislik botlarini giymek istemesi, hatirladikca terletiyor sizi...




Bir gun bakiyorsunuz, bu sirineniz, cubbe giymis, kep takmis cikiyor karsiniza, elinizde olmadan hayaller kuruyorsunuz," universite okuyup okumamak kizimin insiyatifinde olacak", dusunceleriniz ucup gidiyor aklinizdan bir beyaz bulut beliyor kafanizin hemen yaninda icinde Harvard'dan mezun bir kizin hayali...




Sonra onu sahnede izliyorsunuz, bayiliyorsunuz yaptigi danslara, arkadaslariyla birlikde harika olan uyumlarina..."Musamere cabasi icinde olan, gorsellige onemseyen anaokullari tercihim degil" dusunceleri palavradan ibaret, goruyorsunuz bunu...Yok boyle bir sey onu izlerken duydugunuz gururun, huznun, sevincin, karmakarisik dusunce ve duygularinizin benzeri yok...




Sizin kucuk kiziniz buyuyor, bugun bilmem kac kisinin onunde harika jimnastiksel hareketler yapiyor, halkoyunlarindan secmeler sunuyor, kafkas dansini profesyonelmiscesine oynuyor, ciddi ciddi bale gosterisi sergiliyor...Hele tam sahneden inerken profesyonelmiscesine o el sallamasi yok mu, sizi sizden aliyor...

Monday, June 14, 2010

Kaza pat diye gelir!!!

Haftasonu bir kac yere gittik, sonrasinda abimlere.. Aslinda hic hesapda yoktu gidecegimiz, ama isimiz bir saat once bitince ve aksam gidecegimiz yere yakinda olunca evleri bir ugrayalim dedik. Iyikide ugramisiz abimin kaza yaptigini ogrendik. Islek sayilan bir caddede normal hizda giderken, tali yoldan hizla gelen araba carpmis sofor mahallinin oldugu tarafa, abimin arabasi savrulmus yolun ortasina...Allah'dan ki arabasi iyi bir araba,kapi tarafindan olan guvenlik kisimlari korumus, baska bir araba olsaydi suan hastanede kolu bacagi kirilmis, yada yogun bakimda olabilirdim diyor.Ne oldugunu anlayamamis, bir 10 dakika arabadan cikmamis zaten, sinirleri bosalmis, eli ayagi titremis...24 yillik sofor, ufakda olsa bir tek kazasi yok..oyle dikkatli oyle titiz davranirki trafikde...Yalniz kazaya sebeb olan oyle sakin bir dangalakmis ki, abim" Ya kardesim ara yolda boyle bir hizla gidilirmi, hadi gidildi, ya insan arabayi gorurde frene basmaz mi?" diyince."Ya ne olacak abi, oldu iste, sen hic kaza yapmadin mi hayatinda " demis, olaya tanik olanlar az daha adami doveceklermis, ne manyak diye!Piskinliginde boylesi diyorum, pes ya! Hele birde olayin trafik polisi kismi varki o daha vahim. Kan cikmadi ya abim ufak bir siyrikla atlatti, boyun olusan agrida nasi olsa gecer bir gun ya, tutanak tutma zahmetinde bulunmamislar, hazir vuran durmus, kabul de etmis sebebiyet verdigini aranizda anlasin demisler!!!!Bu kismi insani bitiriyor. Henuz 15 gun once tatil icin gittigi Amerika'dan dondu. Orda kurallarin nasi isledigine birebir sahit oldu. Geldikden hemen sonra boyle bir olayla karsilasinca iyice sinirleri bozulmus, bana simdilerde diyor" Ya sen okuluda bitirdin tam rahat edecekken neden geldin Turkiye'ye?" Valla su sira bende dusunmeye basladim neden geldigimi... Gecenlerde otoyolda gidiyorum, Orta seritteyim hizim hic de fena degil 80-90 arasi gidiyorum. Esim yanimda zaten surekli"hizli olma, yavas ol, burasi Amerika degil, pat diye bir araba gecer onune pat diye biri durur, insan cikar, vs vs.." diye telkinde bulunup duruyor zaten. Derken bir kendini bilmez tam arkamizda kornaya basiyor, basiyor, sol taraf bos, sag taraf bos, bende onumdeki arabaya takip mesafesi uzakligindayim, zaten esim yanimda diye hizli gidemiyorun:)ama arkadaki gidecek baska yol yokya illa ben hizli olucam, aynadan bir baktim ona, birde elimi kaldirdim ne oluyor git surdan diye:)sonra gecti diger seride:)) madem diger seride gecebiliyorsun, kor degil goruyorsun seritler bos, hizlida gitmek istiyorsun madem, git diger seritten, kornoya basip stresse sokmaya calismanin ne manasi var! Ama tabi burasi Istanbul, yollar sadece ve sadece magandalarin!

Monday, June 07, 2010

Santili Kek


Su sira kaybetmek istemedigim tariflerden biri, o yuzden en guzeli bloga yazmak tarifi diye dusundum...

Kek:

3 Yumurta

1 su bardagi toz seker

1 su bardagi siviyag

1 su bardagi galeta unu

1 su bardagi iri kiyilmis ceviz

5 gr kabartmatozu

1 vanilya

Serbet:

2 su bardagi seker

2 .5 su bardagi su

Muhallebi:

4 yemek kasigi nisasta (dolu dolu olacak kasiklar)

3.5 su bardagi sut

1 su bardagi seker

Vanilya

Ayrica Bir bardak sutle hazirlanmis 2 poset Krem Santi.

Kek malzemeleri yumurta, seker, siviyag, galeta unu, kabartmatozu, vanilya ve en sonda cevizler ilave edilip cirpilir, karistirilir. Yaglanmis firin tepsine konulur. 20 -30 dk arasi 200 derece firinda pisirilir. Bir tarafdan serbeti hazirlanir.

Serbet icinse, oncelikle 2 bardak seker karamelize edilir, yakmamaya dikkat edin. Sivilasmis bir hal alan yani karealize olan sekere 2.5 su bardagi sicak su ilave edilir, puruzsuz serbet goruntusunu alana dek( bu da bir kac dk sadece ) kaynatilir. Sogumaya birakilir.

Muhallebi malzemeleri katip karistirilip hazirlanir. Sogumaya birakilir. Hazirlanan Krem Santi, muhallebiye eklenir, homojen bir hal alana dek karistirilir.

Kek ve Serbet gayet ilik oldugunda, serbet dilimlenmis kekin ustune dokulur. Serbetini ceken kekin uzerine ise muhallebi...Isterseniz hindistancevizi de serpebilirsiniz, ben gerek duymadim, oglumun parmak izi bile duruyor ustunde:)

Asamalari cok ugrastirir, vakit alirmis gibi gozuksede vakit almiyor carcabuk oluyor...




Thursday, June 03, 2010

Yazmak isteyip yazamiyorum...



Herseyde bir sozu olanlari sozsuz gormek...



Insanlarin tek yurek olup uzulmesi, ah-u vah etmesi gereken bir duruma, siyasi bir dusunce yapisiyla bakildigini gormek...


Hele 19 yasinda Israil kursunlariyla hayata gozlerini kapamis, Allah-u alem,sehit oldugunu dusundugum bir genc icin "nasil yikadilar senin beynini de gencecik yasinda olumle tanistin" diyen yazilari gormek...


Icimi acitti, acitiyor, hemde cok...Kac gundur yedigim yemekde ictigim suda bu insanlari onlarla birlikde Filistin'de abluka altina alinan, acliga, susuzluga, caresizlige, olume itilenleri ve olenleri dusunuyorum... agzimin tadi yok, gozumunse yasi cok...Duadan baska ne gelir elden?

Rabbim Kahhar ismiyle kahru pesisan eylesin zalimleri. Zulumleri kendi baslarini yesin! Onlar icin yasasin Cehennem!-demek icimi ferahlatiyor...

Furkan Dogan'in anne ve babasina saygimi anlatamam, nasi bir anne babaymis ki henuz 19 yasindaki bir cocugu boyle duyarli, boyle insan, boyle dini butun yetistirmisler... Allah cocuklarimizi O'nun rizasi istikametinde yetistirmeyi nasip etsin bizlerede...Namaz kilan hayir is yapanlardan hayra onder olanlardan olsunlar insaallah!