Wednesday, May 30, 2007

Turkiye'deki ilgincliklerden secmeler kosesi!

Fatih’in türbesindeki kilit
Ali Ulvi Kurucu merhum hatıralarında Fatih’in türbesini ziyaret edemeyişini anlatıyor: “Ertesi günü de İstanbul’u gezerek geçirdik. Fatih’e gittik. Fatih’in türbesini ziyaret etmek istedik. Türbe, tozlu, bakımsız, kapısı kapalı ve kapı zincir vurulup üzerine kilit asılmış hâlde idi... Pederin o manzara karşısında o günkü ağlayışını unutamam: “Yahu, zincir suçlulara, canilere vurulur. Acaba Fatih’in suçu nedir? İstanbul gibi bir beldeyi alıp, evlâdına, ahfadına, çocuklarına, torunlarına hediye eden zâtın türbesi neden kapanır? Neden kapısına zincir vurulur? Neden ziyaret olunması yasaklanır! Acaba böyle bir felâket hangi milletin başına gelmiştir?” O günün ve babamın o hâlinin bendeki izleri senelerce devam etmiştir. Daha sonra yazdığım “Fâtih’in Türbesinde” ve “Ağlayan Ayasofya” gibi şiirler hep o günün hatıralarını terennüm eder.
(Kaynak: Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar. 1. cild. shf: 247. Kaynak Yay.)

*Hamdolsun biz o kilitli donemi gormedik, ne ilginc degimi, Istanbul'u fetheden sanli padisahin kabrini ziyaret bile yasak br donem yasandi su ulkede, yanilmiyorsam Turgut Ozal(Allah gani gani rahmet eylesin ins,razi oldugu kullarindan olsun)doneminde bu zincirler kilitler kaldirilmis, bunun kiymetini bilmek lazim, ozellikle Istanbulda yasayanlar kesinlikle arkadaslar tavsiyem ziyaret edin bu mubarek vede kahraman zatlari, Ruhlarina bir Fatiha'yi esirgemeyelim ins ve kabrlerini ziyarette bile olusturduklari o manevi atmosferi yasayin derim nacizane...

Bundan 9-10 yil once daha lise talebesi oldugumuz donemde abilerim ve kuzenimle gitmistik bir Ramazan aksaminda Yavuz Sultan Selimin kabrini ziyarete, kabristanin hizmetiyle gorevli olan bir abi belkide bir cogumuzun bildigi yasanmis bir hikayeyi anlatti...Abdulhamid Han zamaninda, Yavuz Sultan Selimin kabristaninin Turbedari o donemin en dusuk memur maasini alirmis, hanimi hamileymis, bir sabah evden cikarken esinden aksama bisi isteyip istemedigini sormus, hanimida(ki esinin getiremiyecegini tahmin etmekle birlikte) "canim kiraz cekiyor bey, bir kilo kiraz alirmisin"demis, bey ise"insaallah hanim "diye cikmis evden, kabristana gelmis, sabah ilk isi supumekmis ortaligi, derken birden aklina esinin kiraz istedigi gelmis, onu almamaktan dolayi buyuk bir caresizlik hissetmis ve o anlik reflex bir harekle supurgeyi kabrin bas kismina gelen tarafna vurmus"Sen nasi bir padisahsin, kac senedir kabristaninin hizmetindeyim, hanimima bir kilo kiraz alacak kadar bir param yok". Derken gun oylece dusunmekle ve uzuntuyle birmis tabi aksam kiraz alamamanin caresizligiyle evine donmus, sabah oldugunda, Padisahin huzuruna cagrildigi haberi gelmis..Abdlhamid in huzuruna cikmis, hosbesten sonra Abdulhamit Han sormus sen dun kabristanda ne yaptin diye, nomal temizlik ve bakim islerindn bahsetis, ama bu cevap Adulhamit han hazretlerini tatmin etmemis, yok yok sen ne yapin diye sormus tekrar iyice dusunmesini soylemis,derken Turbedar dusunmus tasinmis ve sonunda aklina gelmis, supurgeyle kabre vurdugu, ve cekinrek soylemis bunu, Abdulhaid han da "iste o senin kullandigin o supurgeyle dedem Yavuz Sultan Selim butun gece kafama vurdu, sen nasil bir padisahsin, benim kabristanimin hizmetini yapan turbedara, karisina bir kilo kiraz almaya yetcek kadar bile bir maas vermezsin"dye, sonra bu turbedara o donemin en yuksek memur maasi baglanir..Allah mekanlarini Cennet eylesin ins..

Fatih’i “fatih” yapan âlim: Molla Gürani


Fatih’i “fatih” yapan âlim: Molla Gürani
Molla Gürani Hazretleri engin tevazuu ve heybetiyle devrinin en kıymetli alimleri arasındaydı. Genç şehzadeden cevval bir Fatih çıkaran eğitimdeki en büyük pay onundur.
Molla Gürani Hazretleri, Molla Yegan Hazretleri’nin Osmanlı’yla tanıştırdığı kıymetli bir âlim ve velidir. Molla Yegan, 1440’lı yıllarda hacca gittiğinde ilim meclislerinden istifade etmek ve kıymetli insanlarla tanışmak amacıyla Kahire’ye de uğrar. İşte, Molla Gürani ile burada tanışır ve onu Osmanlı’nın payitahtına gelmeye ikna eder. 2. Murad’la tanıştırır. Asıl adı Ahmed bin İsmail olan Molla Gürani Hazretleri önce Hüdavendigar Medresesi sonra da Yıldırım Medresesi’nde hizmet verir. Çok kıymetli âlimler yetiştirir. Ele avuca sığmayan ve çok zeki olan şehzade Mehmed’in eğitimi de sonunda ona verilir. Genç şehzade, derslerini öğrenmekte zorlanmamakta ama hiç çalışmak istememektedir. Çok hocada okur; ama tamamını yıldırır! Zaman zaman öğretmenlerini zor duruma sokar. Hatta bir keresinde hocasını durdurur: “Aman efendim, ne yapıyorsunuz? Mermere basıyorsunuz! Meryem Validemiz İsa Aleyhisselam’ı taş üstünde getirmedi mi dünyaya. Öyleyse mermere hürmet gerek!” der. Başka hocaları takılsa da bir hocası onu şu mantıkla susturur: “Ya... Öyleyse çıkar bakayım yün çorabını. Bilmiyor musun aynı Meryem validemiz. İsa Aleyhisselam’ın beşiğini de yün ile örttü. Öyleyse örgüye hürmet gerek!”
Sultan 2. Murad, genç şehzadesinin eğitimi için Molla Yegân, Molla Fenâri ve Molla Ayas gibi muhteşem âlimleri düşünmektedir. Ancak bu haşarı şehzadeyle uğraşmak on medrese yönetmekten zor olacağından, “Acaba onu kim yola getirebilir?” diye düşünmektedir. Sonunda Molla Gürani’nin siması belirir gözünde. Padişah, Molla Gürani Hazretler’ini oğlunun eğitimi için yollarken “Eti de senin” der, “kemiği de. O bundan böyle senin oğlun. Var bildiğin gibi işle!” Mübarek Manisa’ya vardığı saatte şehzadeyi derse çağırır. Uşaklara bile itibar eder, ama geleceğin sultanını görmezden gelir! Talebesine sıradan biri gibi davranır ve “Otur!” der, “Hayır oraya değil, şuraya!” O güne kadar emretmeye alışan şehzade şaşakalır. Belki de hayatında ilk kez diz çöker. Molla emsileyi açar ve emreder: “Darabe (Dövmek) fiilini çek bakayım!” Fatih fiili kafasına göre çeker. Molla Gürani’nin kaşları yıkılır, kafasını “olmadı” gibilerden sallar, bakışlarıyla azarlar. Sonra üstüne basa basa fiili çeker ve sesini yükselterek, “Döverim, seni döverim, seni öyle bir döverim ki!...” Fatih ağlamaklıdır.
Şehzade artık geceleri ödev yapmaya başlar ve ezberlerini aksatmaz. Daha doğrusu aksatamaz. Ama gün gelir ilmin tadını alır. Eski haşarılıklarından uzaklaşır. Çok değil üç beş ay sonra bambaşka biridir o. Molla Gürani Hazretleri “Arabi ve Farisi bilmek yetmez.” der, “Düşmanlarının da lisanını öğrenmelisin!” Latince, Sırpça ve Rumca öğretilir. Hem konuşup hem de yazmaktadır. Ardından şehzadeyi İtalyan asıllı Anconal Giriaco’nun önüne oturtur, Avrupa tarihini okutturur. Dahası aritmetiğe, geometriye, astronomiye zorlar. Ufkunu açar. İnanç ve ideal aşılar. Bir ara Manisa’ya gelen Sultan Murat, oğlunu tanıyamaz. Fatih görünüşte çocuktur, ama çok olgundur.
***
HOCA HASRETİ
2. Mehmed padişah olduğunda Molla Gürani yine Kahire’ye dönmüştür. Ancak padişahı hocasının hasreti yakmaktadır. Ona öyle çok ihtiyacı vardır ki. Hemen Sultan Kayıtbay’a bir mektup yazar, hocasını ister. Kayıtbay Molla Gürani Hazretleri’ne hem haberi iletir, hem de “Gitmeyin hocam!” der, “Size ne vâad ediyorsa, fazlasını vereyim!” Molla Gürani, “Sizin veremiyeceğinizi vâad ediyor!” der, “Evlatlık!” Ardından, “ Müsaade edin gideyim. Benim yüzümden aranıza husumet girmesin.” der ve yola çıkar. Genç padişah hocasını görünce çocuklar gibi sevinir. İstediği imkanları önüne serer ve ardından Şeyh-ülislamlık makamına getirir.
***
MEZARIMA AYAKLARIMDAN ÇEKEREK GÖTÜRÜN
Molla Gürani Hazretleri dünya makamlarına rağbet etmez, ancak gençleri yükselmeye teşvik eder. Nitekim gün gelir müderrisliği de bırakır ve mütevazı dergahında bildiği usullerle talebe yetiştirir. Özellikle kıraat (Kur’an-ı Kerim’i doğru okuma) üzerinde çok durur. Büyük Veli gecelerini ibadetle geçirir ve gündüzleri daima oruçludur. Döner dolaşır ölümü anlatır ve ona hazırlanır. Nitekim bir gün talebelerini toplar. “Şimdi!” der, “üzerinizde olan hakkımı ödeme zamanıdır. Açın bakayım Yasin-i Şerifı!” Genç mollalar onun son yolculuğa çıkacağını anlar ve çok ağlarlar. Molla Gürani her zamanki gibi sakin ve mütebessimdir; ama bir başka heybet belirir yüzünde. “Beyazıd’a söyleyin âdalet üzere olsun, insanları himaye, beldeleri muhafaza etsin!” buyurur. “Namazımı bizzat o kıldırsın ve borçlarımı (aslında borcu yoktur) sahiplensin. Size vasiyetim şudur ki: Beni garipler gibi defnedin. Mezarıma ayaklarımdan çeke çeke sürükleyin!” Beyazıd Han hem vasiyyete, hem de edebe riayet etmek ister. Onu yine çeke çeke sürüklerler, ama zarif bir hasır üstünde.
***
Gönlü gibi kabri de insanlarla iç içe
Molla Gürani Hazretleri’nin kabri, İstanbul suriçinde Millet Caddesi üzerinde. Fındıkzade otobüs duraklarının hemen arkasındaki Karamani Piri Mehmed Paşa Camii’yle karşı karşıya. Her gün önünden binlerce otobüs ve tramvay geçiyor. Milyonlarca insanla her gün iç içe. Gelin onu ve diğer fethin manevi sahiplerini unutmayalım. Bizler ev sahibi değil, kıymetli ecdadımızın misafirleriyiz. Fatihalarla ruhlarını ihya edelim. *

Tuesday, May 29, 2007

oylesine....

Komik!10 gun kadar once dunkin'a gitttim, cunku hava soguk olmasina ragmen okulda AC acikti ve donmak uzere oldugum icin bi cay alayim dedim...Dunkin'a gidecegim yolda astfalt calismasi vardi bir haftadir, derken yeni asfalt dokmus calisanlar dinleniyordu, bazisi kahve almis bazisi yiyecek bisi, kalben acidim hakikaten aksamin bir vakti ilkbahari animsatmayan bi serinlikte calisiyorlardi, derken dunkin'a girdim, iceride sonradan yol calismasinda olanlardan biri oldugunu farkettigim sakalli bi amcacikta kahve aliyordu, ben iceri girdigimde birden sicaklik vurunca yuzume it's so cold today dedim, amcam gulerek bakti ve bana'you are so young to feel cold" dedi:)bende guldum, babami animsatti bu sozu bana cunku nezaman babama soylesek hani hava soguk olupta cok soguk usuduk bugun desek, babam hemen genc insan usurmuymus derdi:))kulturler nekadar farkli ama yaslaninca olusan mantalite ayni sanirim, genc insan usumez:))gerci amcam beni genc gordugu icinde sevindim tabi bugune bugune temmuzda 28 yasina girecek olan biri olunca young grubunda olmak freahlatiyor insani:)))herneyse o aksam cay aldigim hatun bana nereli oldugumu sormustu, bugun yine cay aldim, ve bugun yine nereli oldugumu sordu:)))cok komik herhalde tanimadi beni, yada taniyorda ingilizcesi cok iyi olmadigi icin illada benimle muhabbet olsun diye mi yapiyor bilmiyorum:))komikti iste!bugun bank account actim yine, kac aylardir erteliyorum aslinda acmamda lazim yen bi tane, hani islem uzun surecek diye gitmiyordum toplamda beklemelerde dahil 10 dakika kadar bir surede bitti....neymis hic bir isi gozunde buyutmeymis, simdi bu gazla yarin doktorada gitmem lazim, cunku neden? kolum da agri yayilmaya basladi resmen, korkuyorum insaallah cerrahi bir mudahaleye gerek kalmadan haplarla bisilerle tedavi olur...

Sunday, May 27, 2007

Hz. Eyüp Sultan’ın getirdiği bayrak dalgalanıyor

Hz. Eyüp Sultan’ın getirdiği bayrak dalgalanıyor

NECDET DERVİŞOĞLU
Müslüman Arapların İstanbul’u kuşatması sırasında şehit düşen Efendimiz’in (sas) mihmandarı Hz. Halid bin Zeyd Ebu Eyyüb el-Ensari’nin İstanbul’un fethinde çok büyük yeri vardır. O Efendimiz’in işareti gereği iki kez İstanbul’un fethi için Arabistan’dan İstanbul’a kadar gelmiştir.
Vefat edince de yine Efendimiz’in bir başka mucizevi işareti gereği naaşının Bizans surlarının en yakın yerine kadar taşınmasını, Müslüman askerlerinin ayaklarının altına defnedilmesini arzu etmiştir. Bu yerine getirilince Bizanslı komutan, “Ne kadar akılsızca bir iş yapıyorsunuz. Yarın siz kuşatmayı kaldırıp gittiğinizde büyüğünüzü köpeklere yem yapacağız!” deme cür’etinde bulunmuştu. Buna verilen cevapta “Arap yarımadasındaki Hıristiyanlar ve kiliselerin “akıbetinin” düşünülmesi gerektiği ihtar edilince Bizanslıların yelkenleri suya ermişti! Bu tehdide rağmen Bizanslılar Eyyüb Sultan hazretleri’nin kabrine zarar vermek bir yana kıtlık ve darlık zamanlarında himmetinden istifade için gelip mum yakmışlardır.

Hz. Halid’in (ra) mezarının yeri fetih sırasında Akşemsettin Hazretleri tarafından tayin edilince Fatih Sultan Mehmed, mezarı üzerine bir türbe yapılmasını emretti. Türbenin inşaatına 1453 yılında ve İstanbul kuşatmasının ilk günlerinde başlandı. Fatih’in yaptırdığı türbe daha sonraki dönemlerde çeşitli ilavelerle değişime uğramış; ancak esas türbe mekanı orijinal yerinde durmuştur. Fetihten sonra Hz. Halid’in kabri etrafında ilk olarak fetih şehitleri gömüldüler. Daha sonra başta devlet adamları olmak üzere Eyüp Sultan Hazretleri’ne yakın olmak isteyen milyonlarca İstanbullu buraya defnedildi. Padişahların kılıç kuşanma merasimleri burada, onun manevi huzurunda yerine getirildi. Ancak fetihten 554 sene sonra ne yazık ki, mezarlığın bulunduğu tepeye Eyüp Sultan Tepesi adı verilemiyor. Pier Loti adlı bir Fransız’ın adı tercih edilebiliyor. Oranın kabristana dönmesi merhum mihmandar-ı Nebi (sas) sayesinde gerçekleşmiş. 400 sene sonra birisi orada çay içti diye isim değişebiliyor. Bu da çok garip tabii ki. Eyyüb Sultan hazretleri’ne “alemdar-ı Resul (sas)” de deniyor. Ancak, onun hakkında mükemmel bir çalışmaya imza atmış bulunan merhum Hacı Cemal Öğüt, bu bilginin yanlış olduğunu kaynaklara dayanarak yazıyor. Hz. Halid, sadece “mihmandar” yani “ev sahibi, yol gösterici” idi diyor. Alemdarlığı ise diğer sahabelerle birlikte şu vesileyle olacak. Ve zaten milyonlarca İstanbulluyu onun etrafında toplayan sır da burada gizli: “Hz. Halid Ebu Eyyüb, yarın ahirette, aziz vatanımızın ruhu mesabesinde olan İstanbul’da ve bu diyarın civarında medfun bulunan ne kadar ehl-i tevhid varsa hepsinin alemdarı olacağı şüphesizdir. Efendimiz (sas) buyurmuşlardır ki: Benim ashabımdan bir kimse, herhangi bir memlekette vefat ederse, şüphe edilmez ki, o memleket halkından ne kadar ehl-i iman olarak vefat eden kimseler varsa yarın kıyamet gününde o halkın önünde, nuruyla ortalığı aydınlatarak ve onların önlerine düşerek yedecek ve hepsini biiznillah, Cennât-i aliyata şefaatiyle idhal edecektir.” (Eyyûb Sultan, H. C. Öğüt, shf: 130. Timaş, 1998)*

Thursday, May 24, 2007

from zuhalyalcin hide details May 1


g>
>
>Bu ankete aninda yanit veren AKP yandaslari, Abdullah GUL'un adayligini
>desteklediklerine iliskin oy oranini % 61 e yukseltmisler. Haberiniz olsun.
> Sonucta, sanki Turkiyenin % 61 i destekliyormus gibi anlasilabilir. Haydi
>gayret dostlar. Linki tiklayiverin lutfen. Sonra da bu adresi kendi e-posta
>adreslerinize iletmekten kacinmayiniz. Tesekkurler.
(bu kiimda gecen linki vermiyorum, olaki yanlislikla hayir oyu vermis olunur diye)
>

Bu Zuhalhanimdan kizim adina actigim email accountuna gelen emaildir...Hakikaten coook sasirdim, hani politika yapmak degil niyetim, ve Allah biliyor politikyida sevmiyorum, ama ben yurtdisinda yasadigim halde, sadece ulkemi yoneten politikaclarin onulu politikalariyla ulkemin nasil itibarla anildigina sahitken, sanatci duyarliligina sahip birinin boyle bir emaili gonderen kisi olduguna inanamiyorum, inanmakta istemiyorum...

Efendim lutfen cikarin at gozluklerinizi, yahu bu ulkeye bu insanlar hizmetten baska ne yapti, yeseler icseler gunlerini gun edip, akraba-i talukat,butun yakin es dost, cardakcilarini zengin etseler belkide, hatta hatta belkide degil cok sevilirlerdi...Biz Osmanli torunuyuz efendim, suan dunyada bir itibarimiz varsa buda Osmanli'dan geliyor, bizim dedelerimiz dini butun insanlardi, simdi bugun bu politika yapanlar ayrica namaz kliyor, esleri ortulu diye ne degisiyor anlamiyorum!!!!yahu ben ortulu olunca size ne zararim dokunuyor!!!!yillardir nedir bu onyargi, nedir paylasilamayan, hepimiz ulkemiz icin var degilmiyiz, her yaptigimiz iste ulkemizi iyi temsil edelim dusuncesini tasiyor degilmiyiz?lutfen artik kirin su onyargilari, siz insansaniz biz baska bir varlik degiliz basortusu taktigimiz icin, uyanin efendim uyanin artik!!!Allah izan,s elamet versin hepimize!!!!
Dun elektrik carpiyordu, daha dogrusu carpti, sanirim burda elektriklerin voltaji dusuk oldugu icin elidme yanma ve sarsilma vede sizlama olarak hissettim sadece:)iste dikkatsizlik ve acelecilik bir de bir hata ve gunaha kefaret diyelim ins...sac kurutma makinesi herzaman prize taktigimda onunla butunlesir bir hal alir, bu seferde aynisi oldu, cabuk cabuk cikaricam ya illa ordan oraya kosturma haliyle, cektim prizden baktim gelmiyor, soyle alttan tutayim dedim, bir akim hisettmemle Allah nidasiyla elimi cekmem bir oldu:)resmen elimin ustunde tam ordada toplandi kisa surelide olsa aldigim akim ve yanma hissi oldu, bi sure kizarik kaldi ama bugun gecmisti hamdolsun...Sonra kolumda tam bilegin ele bitistigi noktada bir sertlik farkettim gecn gun, googleladim, sanirim kemikler arasindaki sivinin iltihap kapip kistlesmis halde derinin altnda kemiklerin ve damarlarin arasinda sertlesmesinden mutesekkil bisi.. zaten iki sene once bileklerimde bi agri sozkonusu olmus, dokto kas gevsetici vermis, anneminde uc ay bizimle kalmasi ve benim ev islerinden uzak kalmam ve sonraki donemide genis insan moidunda gecirmm sifaye vesile olmus yasadigim agri hafflemis ve bi sure sonra iyilesmisti, ama su bir-iki ayi oyle yogun yasiyorumki, dersler yogun ben yogun, ev yogun hersey yogun gidiyor, evde zaten oturdugum dakikalar sinirli en cok oturdugum zaman dilimi aksam esimle bir saatlik bilemedin bir bucuk saatlik film izlerken oluyor,usengec kari-koca olaraktan dolduruyoruz termosa cayi ve oyle iciyoruz, tatli tuzlu cay yaninda gidecek her bisiyimizide onumuze diziyoruz hani kalkmayalim bir daha...simdi suan cumleleri yazarken ne buyuk nimet icindeyiz dusuncesi gecti aklimdan...hamdolsun Rabbim verdigin her turlu nimet icin halbuki oylede nankor olabiliyoruzki zaman zaman, insan zaten nedense maddi anlamda hep kendinden daha iyi konumdakilere bakip daha fazlasini istemekte,manevi anlamda kendinden daha yetersiz bulduklarina bakip teselli etmekte, bende sanirim biraz oyleyim, bazen dusunuyorum, uzuluyorum , mesela bugun bir arkadasima gittim taksi cagirmistim, taksici yaslica bir adam belki 70 kusur yasinda, belkide daha genc ama belliki sigara kullanan bir tip, belki o onu biraz daha cokmus gosterdi, oyle cok uzuldumki, bir omur gecmis oyle beyhude iman sahibide degil buyuk ihitmal cunku rus asilliydi, kalben oyle muteessir oldumki anlatamam, sonra gittimiz cadde uzerinde banklar kondurulmus agaclik golgesinde yerler var, burdada ihtiyar muhtemelende yahudi olan amcalar stranc gibi bisi oynuyor, onlarada icim burkularak baktim...Allahim dedim ne guzel bir nimet iman, bizim musluman yaslilarimiz ne guzel, ne guzeldir ibadetleri, ne guzldir namaz sonrasi muhabbetleri, ne guzeldir vakitlerini gecirme adina yaptiklari ibadetleri, kendimide teselli ettim anlayacaginiz, Rabbim ins istikametinde sabit kilsin, kildigimiz namazim bile ne buyuk nimet geldi bana, belki gunde bir saatimi anca alan bir ibadet ama ne guzel bir huzur verdi icime, ins hic degilse gunumde bos gecirmedigim bir zaman dilimi vermis Allahim, iyiki nasip etmis bu nimeti,Rabbim biz Sensiz birakma, bize dertszi hastaliklar verme Rabbim, verdigin hastalkiginda Sifasii verecek ancak Sensin, Sen onu bizden almadikc o bizden uzaklasacak degildir, Sen verdigin hastalgiida bize hayirli kil, Sana daha cok yaklasmamiza vesile kils, Bizi Sensiz, Sevginsiz, Merhametinden uzak birakma Allahim...

Tuesday, May 22, 2007

Cok uzgunum....Ankara'da o bombayi patlatan yada patlatanlar insan olamaz...ete kemige burunmus caniler...olen 6 kisi densede acisi binlerin, milyonlarin yureginde fakat hani bizler unutucaz belki bi sure sonra ama ailelerin yureklerinde yillarca hic atesi bitmeyen bir kor olarak kalacak...Rabim sabr-i cemil ver ailelerine, bizlerede selamet...

Bir ayeti Kudsiydi yanilmiyorsam

"Allah bu dunyaya bir sinegin kanadi kadar deger vermis olsaydi icinde hic bir kafiri barindirmazdi"

Imtihan dunyasi, olenler ins Rablerine kavustu ins Cennetler, ya bunu yapn ada yapanlar,iste onlar icin yasasin Cehennem diyorum!!!!!

Hani moda ya!

Hani modaya her agzi olanin ulkenin suan icinde bulundugu durum vede konumla ilgili yada ilgisiz laflar etmesi:)bende katilayim yahu bu kervana iki tane ozlu olabilecek nitelikte cumle dizisiyle:)Ailem dergisinden alintidir:)

"Bir devlet; zeki, kuvvetli, inancli ve dinamik fertlerle temsil edildigi olcude guclu ve istikrarli, dolayisiyla da talihl sayilir."

"Bir toplumun dirlik ve duzeni, yani Ilahi tevfikin onlarla beraber olmasi, ancak ve ancak o toplum fert ve hiziplerinin anlasip uzlasmalarina, hic olmazsa birbirleriyle sulh olup ihtilafa dusmemelerine baglidir."

Wednesday, May 16, 2007

dusunce

P.tesi gunu okul cikisi Manhattan'dan donuyorduk. Aksamlari nasi guzel vede isiltili duruyor manhattan:) esimle nekadar hos gorundugunden dem vurup hatta manhattandami yasasak acaba, kiralar nekadar ucuktur muhabbeti yaptik:)cok surmedi bu muhabbetimiz daha sonra ,butun burdaki binalar bizim olsa olum gercegini engelleyemiyecegimizi dusuncesine kaydi:)...hayat iste oyle birsey! belki insan istedigi herseye sahip oluyor ama hep baska baska sorunlar oluyor,arti bu dunyada edindigi maddi seyleride beraberinde getiremiyor obur aleme, belki bekledigi istedigi gibi sefasinida suremiyor bu varligin dunyada...ama halbuki hani dunyalik edinme azmi ulvi bir amac icin olsa, hani bu edinilen seyler Allah icin O'nun razi oldugu sekilde harcansa ne baki lezzetler verecek emanetci olan icin kimbilir.Cogu zaman kendimize bir esya daha fazla alma kaygisiyla ve senede bir kez verdigimiz cimri zekati 40'da birle iktifa ediyoruz. Bazen anca gecimimizi saglayacak, kendi luxlerimizi karsilayacak kadar var diyip belki hayir hasenattan elimizi etegimizi cekiyoruz.Halbuki varlikli olanin hani Allah icin harcamasinda bir engelin olamadigini dusunsekte, Allah icin vermedeki sirrin, varligi olan herzaman verir, maslahat yokkende, yada az varkende verebilmektir!oldugunu dusunmuyoruz!Sonsuz zenginlik hazinelerinin sahibi, bizi insanlara muhtac etme bize katindan hayirli ve bereketli kazanclar ihsan eyle(amin)

Sunday, May 13, 2007

Ana başa taç imiş,
Her derde ilâç imiş,
Bir evlât pîr olsa da,
Anaya muhtaç imiş.


Tum annelerin, anne adaylarinin ve anne kadar yuregi engin ve derin olanlarin gunu kutlu olsun!
Dun American Cultural History dersim vardi, hocanin sahsiyetinin kalitesizligini daha onceki derslerde siniftaki ozellikle ukraynali ve romanyali kizlara yaptigi asagilik espirilerden biliyordum ama bu kadarda seviyesiz olacagini tahmin etmezdim...Dun ders arasi verdi, cunku bayilacaktik artik, o kadar sIkIciydiki...herneyse ben sinifta kalip esimle telefon gorusmesi yaptim, hocada siniftaydi, ben konusrken surekli bi sekilde beni izledi, anlamadim, neden boyle yaptigini ilginc bi sekilde bakiyor, neyse telefon gorusmesini bitirdim, dedim dersmi basladi, yoksa konustugum dilimi anlamaya calisiyorsunuz! cevap aynen soyle goruntu cok tuhaf geldi, hemen bi onumdeki sandalyede oturan romanyali arkadasimla bakakaldik birbirimize, dedim ne demek istedigini anladinmi, bosver takma dedi, ama ben takmazmiyim? takarim!!!pardon ne demek istediniz anlayamadim dedim, sustu, tekrar sordum, ne demek istediginiz anlayamadim, tekrar edermisiniz dedim!bunun uzerine sadece benim yuzyillar oncesine ait olan bir seyi yani basortusunu takip tekonolojik bir gelismenin urunu olan cep telefonuyla gorusmem cok ilginc gelmis, pardon anlayamadim bu mantigi dedim, cunku yuzyillar oncesine ait oldugunu soylediginiz sey dini bir inanctan dolayi taktigim basortusudur dedim, hemen ozur dileyip aaa sakin bunu sahsina bi hakaret kabul etme, yoksa ben israilde iste bilmem ne city'de yasayan cok dindar yahudileride iste dindarliklarin sembolu kiyafetlerinin icinde cep telefonuyla gorusurken gordugumde de ayni seyi hissediyorum(ki eminim ki hissetmiyor!!!) dedim yaklasiminiz cok tuhaf bence, yoksa giydigim yada kullandigim seyin bir tuhafligi yok, oyle cok asabim bolzudki anlatamam, ama bu seviyesiz birde capli bir yahudi olup, o capiyle benim basortume laf edebildi ya, hemen ustte son yazdigim cumlesinin ardindan, Turkiye'deki laik ve anti laik tartismasini ve Turkiyede universitelere basortulu girilememesini, ve suan Turkiyede olaylarin temelinin Ataturkle basladigini soyledi ya!!!!!!bunu bana kesinlikle kasitli yapti dedirtti!!!dedim ne karistiriyorsunuz Ataturku bu ise, Ataturk degil media ve bazi insanlar yapiyor laik- laik degil tartismasini, yada universitelere basortulu girilemez tartismasini ve uygulamasini...ve hemen ardindan dalga gecer gibi, bana dedi cok gulunc geliyor, bir cumhurbaskani adayanin esi basortusu takiyormu dindar bir muslumanmis diye bu kadar firtina koparilmasi!!!! ne denilebilirki! bu seviyesiz yahudinin diline dusurenler utansin ulkemi!!!!ulkemin icsel sorunlarini ki soru olamayacak seyleri bile kocaman sorunmus gibi gosterip sokaklara dokulen bunu da dunya kamuoyuna haber diye sunanlara yaziklar olsun ne denilebilirki, o kadarda birlik beraberlik halinde olmamiz gereken bir dondeyken, bize bizden baska dostumuz yokken, neden birbirimize karsi bu kadar hosgorusuz ve saygisiz oldgumuzu, neden degerlermize sahip cikamadigimizi anlayamiyorum!!!!!Allah sonumuzu hayretsin, guzel yurdumun guzel ve saf kalpli insanina izan ve selamet versin!!!!

Monday, May 07, 2007

"Günah nifakla aynı cinsten olduğu için kalbinde nifak kırıntıları bulunanlar günahlardan rahatsız olmazlar; masiyetin gönülde burkuntu hasıl etmesi mü’minlik alâmetidir."

"Rabbim! Bilinen bir insan olmayı değil, bilinmesem de Sen’i çok iyi bilen bir insan olmayı arzu ediyorum. "

"Yalanin zerresiyle dine hizmet edilmez"*

Thursday, May 03, 2007

Dua

Yuce Allah(cc) bir hadis-i kudside soyle buyuruyor

"Kulumun bana en sevimli gelen ibadeti, Beni anlatmasi ve benim namimla nasihat etmesidir"


bu hadis-i kudsiyi okudugumda aklima Tesekkur Ederim Allah'im CD'sinde sanirim CD'nin ismini tasiyan parcada konusma niteliginde gecen bir cumleyi hatirlatti

"Dedem dediki, biz Allah'i nekadar cok seversek ,isimlerini ogrenir ve anlatirsak, Allah'da bizi sever ve insanlara sevdirir"

Rabbim seni bilmeyi, seni bilmeyenlere bildirmeyi nasip et bizlere, bizi sensiz birakma Rabbim!Bize haram duyurma, harama el surdurme, harama gidirme ve haram isletme.(amin ins)



Bugun bir tanidigim TV'de gordugu bir hadiseden bahsetti, goruntu Filistinden, ve daha 14-15 yasinda bir cocuk, gozleri baglanmis, silahlarla itile kakila askeri bir arabaya binerken onu o arada belki son kez opup koklaymaya calisan bir anneye ait!!!!Zalim dunyanin gozunun icine soka soka zulmunu yapiyor!Rabbim islah eyle, islah olmazlarsa kahru perisan et!!!!Bugun bu sahneyi gormedigm halde aklimdan cikmiyor!!!lutfen bu yaziyi okuyan herkes bende dahi unutmayalim zalimin zulmu altinda ezilen musluman kardeslerimizi dualarimizda!!!

Tuesday, May 01, 2007

Ebe-Sobe

Eminecim oncelikle tesekkur ederim, dun aksam bahsettigin uzre uc gunu gecirmemek icin bi firsat bulup yazayim istedim:)


Ilk tarifim beni taniyanlar tarafinda artik ozlestirildigim pastalardan bir tane:)hep pandispanya yapip degisik kremalar kullaniyorum cok ayrintiya girmiyorum ve bu pastayida Ahimsa'ya gonderiyorum:)ve Gecikmelide olsa gecmis olsun diyorum:(






Ikinci tarifim tabiki turkish tea olmayacak hemen yaninda duran kalpli kurabiyeler, yillardir yapip hic bir zaman hayal kirikigna ugramadigim bir lezzet olculeri tartilan edien cinsten bununda cok ayrintisina girmeden sadece ikram faslina gecip, Sekercik Dilaranur'un annesi Ceyda'ya gidiyor:) KUAYBECIM! gecikmeden dolayi ozur dilerim, okul dersler anca bir firsat buldum, Kurabiyenin asil olcleri sunlar;350 gr. tereyagi yada margarin, 200 gr pudra sekeri, 170 gr tumurta beyazi, 500 gr. un, 70 gr.nisasta, 100gr herhangi bir mamelar, 100 gr'da cikolata. Bu olculerle yapildiginda sIkma tobasindan sIkilacak kivamda oluyor, ama ben bu olculeri yaklasik yariya indirim, birde olcum degerleri yakin olacak adte vede sayiya dusurdum, cunku surekli bisileri tartmaktan hoslanmiyorum:))benim kullandigim olculer su, 2 stick terayagi(1 tanesi 113gr, ikisi 226 gr.ediyor:))iki yumurta aki, bir su bardagi pudrasekeri, bir cay pardagindan biraz az nisasta, ve yaklasik 3 bardak kadar un, birde ben tariften farkli olarak cok az olsada kabartmatozu ve brde vanilya katiyorum:) yumusak bir hamur oluyor(buarada asil tarifi cikartabilene ask olsun, kendimce olculer tutturup yeni bir tarif cikarmis kadar oldum:) ama asil tarifinden esinlenerek bu cikti ortaya vede lezzetler cok benzer:))), ben bu hamuru tezgahimin ustunde acip sekiller veriyorum, yagli kgit serili tepsi dememe gerek varmi bilmiyorum ama diyorum:)iste oyle bir tepsiye koyup 175 derece de pisiriyorum( emin degilim dereceden cunku 350 F sanirim 175 dereceye tekabul ediyor)cok kizarmiyor beyaz kaliyor, firindan cikan vede soguyan kurabiyelerin arasina marmelat surup yapistiroyorum, 100 gr cikolata eritilip sos hazirlaniyor ama ben 100 gr cikolatayi 100 gr, heavy cream'i kaynatip cikolatalarin sutune dokup eritip daha sonra dolapta bekletiyorum ve oylece olusan cikolata sosa batirip daha sonrada bademdir, cevizdi, hindistancevizidir ne varsa ona batirip servis tabagina diziyorum, sonrada afiyetle yiyorum vede yiyouz:)))bast kuaybecim sana vde yapanlara afiyet olsun:)










Kayinvalidemin degisik versiyonlarini yaptigi bana ogrettigi ve daha ziyade patatesli ve sosisli versiyonlarini bolca yaptigm cok lezzetli muska boreginide Sevgili Ayse'ye gonderiyorum:))






Herzamankinden farkli olarak bu ikramlari ardinda bir murat var efendim o da bu ebe-sobe isine devam etmektir:))yani ikramlari alan arkadaslar soz sizde diyorum:)Buarada tarfileri isterseniz daha sonra gecerim arkadaslar:)
-Daha once yasadiginiz uc sehir?
Istanbul, cok kisa bir sure Canakkale, Sonrasinda Virginia eyaletinin iki yakin sehrinde, suan da NY'da:)
-Tatil icin gittiginiz uc yer?
Tatil icin dusununce aslinda Turkiyede ve de Amerikada bi cok yere gitmisim:)) Bunlardan sadece bir kaci,memleketimiz Kastamonu-catalzeytine cok giderdik her yaz, sonra civar sehirlere:)Canakkale'de gittigim yerler var mesela bi tanesi Ayazmaga'ydi yanilmiyorsam ismi hos guzel bi yerdi.Virginia Norfolk, yine VA'da bi cok yer vardir gidilecek piknik vede hiking icin ornegin gidilebilecek bir yer mesela Greate Falls,tarihi eser denilebilecek degerde bisi olmadigi icin bu ulkede, uyduuktan muzeleri ve tarihi yerleri var:) Chicago-Wisconsin, Madison, baska bi cok yere gitmisim amerika icinde ama sehirse turlardi, bazilari cokda gezmeye gormeye degecek yerler degildi, mesela Atlanta'ya gittigimizde bir CNN binasini gormustum, birde olimpiyatlarin oldugu stadi baska cok da kaydadeger bisi yoktu, baska bi kac eyalet dahavar oyle gordugum:)ama saydiklarim guzel olanlardan bi kisimdi,ama neresini tavsiye edebilirim bilmiyorum:)aslinda dunya gezilip gorulmeli yahu:)
-Yasamak Istediginiz uc sehir?
Istanbul'u coook seviyorum, hayatsal bir cok bagim orda. Zaman zaman aileden uzak yasamanin zorluklarini ceksekte burda yani NY yasamida seviyorum, ama sanirim bir avrupa ulkesindede yasamak isterim, ama neresi bilmiyorum:)
-Suanki meleginiz?
Ogrenciyim computer science bolumu son sinifta!vede en onemlisi anneyim:)
-Dunya'ya yeniden gelseydiniz hangi meslegi secerdiniz?
Oncesinde Biyoloji okudum ama mezun olmadim, yarim biyalog sayilirim seviyordum aslinda, suan Computer Science son siniftayim, ama Ekonomi okumak isterdim, her nasilsa bu bolume kaydim, halada anlamis degilim!!!kimbilir belki ekonomide okurum:)
-Kesinlikle yapamam dediginiz meslek?
Doktor olamazdim sanirim, cunku kan fena yapiyor beni, birde sanirim kaptan , rallici gibi bisi olamazdim, derin sular korkutur,arabayida hizli kullanmam, hizli kullanilmasindan da rahatsiz olurum!
-Yasam felsefenizi olusturan sozlerden biri?
Kendin icin istemedigini baskasi icinde istememe!
Mu'min elinden, dilinden emin olunan kimsedir!
-Bir kitaptan alinma cok sevdiginiz cumle yada bolum?
Gecenin bir nur vaktinde aklima gelmiyor ama gelince yazarim ins:)
-Cok sevdiginiz bir siirin parcasi?
Olum guzel sey, budur perde ardindan haber
Hic guzel olmasaydi olurmuydu Peygamber!
_______________________________
Su iner yokuslardan hep basamak basamak
Benimse alin yazim yokuslarda susamak...
bu misralar Necip Fazil'in farkli iki siirinden geldi aklima aslinda siirleri cok severim, siir defterleri tutmuslugum siirler yazmisligim vardir zamaninda:)simdi yaslandik hafiza zayifladi oyle oluncada her begendigim yada sevdigi siiri hatiryamiyorum:)zaman zaman beyin doluluguda diyebiliriz buna:)